Türkiye’de En Az 1000 "Vampir" Var
"Gel Tezkere Gel"
Kısa sürede gelecek bir taşıtı (serdar’ın arabasıyla gelmesini/otobüs/taksi) beklerken overthinking tecavüzüne karşı dikkat eksikliğini az da olsa oyalayan şarkılarımdan söylerim. Repertuarımda her olay örgüsü için en az bir parça vardır. (Dikkat eksikliği nedeniyle üniversite otobüsü 540 yerine 450’ye bindiğim çok olmuştur). Otobüs beklerken genelde bu "Gel Tezkere Gel" parçasıdır.(Arada Stayin’ Alive’ı da mırıldanırım). Türkiye’de 70’ler popuna damgasını vurmuş Afrika kökenli Esmeray’ın parçası. Anlamlı ve özel kılınmaması için hiçbir mazereti olmayan bir şaheser benim gözümde.(540 geliyor.Evet 540 bu gelen). Yakınlaşınca daha net gördüm. Otobüse kendimi attım. Bir görev daha başarıyla yerine getirildi.
"KOYDUĞUNUZ KÜÇÜK HEDEFLER SİZE BÜYÜK HEDİYELERİYLE DÖNER"
İneceğim durağı asla kaçırmam. Bunda indiğim durağın son durak olması da etkili olabilir. Otobüsteyim ve "gel tezkere gel" parçası artık o kadar da anlamlı gelmemeye başladı. (En sevdiğim şarkıları sıkılmak için loop’a alıp bir hafta boyunca dinlerim).
BU HAYATTA HİÇBİR ŞEYE BAĞLI KALMAYACAKSIN !!
Doğru otobüse binmiş olma güvencesiyle beyaz yakalı sigara molası kalabalığını andıran kuduruk düşünceleri serbest bıraktım.
O ne tür bi kaban? Kızcağız içinde kaybolmuş. Kaban değil galiba , daha çok avukat cübbesi gibi. Vampir pelerinine de benziyor biraz.
Vampir…
Bir vampir kendi kanını içmeye başlarsa kendi kendini fanileştirerek öldürebilir mi ? Ölümsüzlükleri bu durumda da geçerliyse neden vampirleri ötekileştiriyoruz? Kendi kanlarını içerek hayatta kalmalarını öğretelim. (Şarj aletimi almışımdır umarım) Kimseyi emiklemedikleri sürece sorun yaratmamış olurlar. Avlanmalarına ya da yaka paça yakalanıp yakılarak öldürülmelerine gerek kalmaz.Toplumdan dışlanmadan mutlu mesut yaşayıp giderler. Türkiye’de yeni açılan birçok göçmen dükkanı gibi onlar da kendi pazarını oluşturur. E-ticaret’e de girerler hatta. Uzun yıllar beraber hayatta kaldıkları eşyaları satabilirler mesela. Son zamanlarda Vintage’a çok rağbet var sonuçta. İyi de para kazanırlar. Kendi kanı yeterli olmazsa da kızılaydan ya da ücreti mukabilinde satmak isteyenden bir serumluk rica ederler.(Kırmızı yandı bile kornaya basmanın anlamı var mı?) Şu koltuk boş galiba. Vampirlerin kanı yoksa içtikleri kan nereye gidiyorki ? Bir yerlerde az sayıda sahafta tozlu raflarda 3. hamurdan , sararmış yapraklı vampir romanları yine ağlıyor.
Tiramisu
-Ne yaptın evladım ya !!
+Çok özür dilerim, görmedim. Dalgınım. (dalgındım,dalgındım,dalgındım)
-Sizi bu akılla nasıl mektebe alıyorlar anlamıyorum.
+Teyze ama ayıp oluyor. Benim de üstüm mahvoldu. Bilerek yapmadık değil mi? Hem tiramisu koltuğa oturtulur mu ya. Kucağına alsana teyzecim.
-Teyzeymiş terbiyesiz!! Anneme götürüyordum ben o tiramisi’yu. Mahvettin!!
Bingo !! Tek akıllı bendim tabii. Ayaktaki kalabalık o boş koltuğu görmedi. Gittim salak gibi ben oturdum deli karının yanına. Tiramisu’yu koltuğa oturtmuş ruh hastası. Pantolonum , çantam leş gibi oldu. Bu durakta inip geri dönsem mi? Yok olmaz. Kaçmış gibi gözükürüm. Hay bin kunduz…
Anlat O Zaman…
+Delikanlı bak bakalım buraya!! Ayıp değil mi yaptığın? İnsan bi özür diler.
-Diledim ya amca!!!!!!!!!!Duymadın mı? +Terbiyesize bak sağır mıyım lan ben ? Bu yeni modeller de hep böyle haa. Benim kızda da var iki tane baş belas. Bi çarpacaksın ağzına iki tane!! Hem ne dalgınlığı lan bu ? Görmedin mi hanfendinin tiramisu’sunu.
-Yok artık !! Hesap mı vericem amca sana. Dalgındım dedim ya!!
+Hesap vereceksin lan tabii ! Bana değil halk’a hesap vereceksin. Ben de halk olduğum için bana da hesap vereceksin. Ne bilelim bizi kandırmadığını. Gerçekten dalgın olduğunu anlamamız lazım. Değil mi arkadaşlar? Anlat ne düşünüyordun neden dalgındın bakalım.
-Yok , nasıl yani , neyi anlatacağım?
+Anlatacaksın çocuğum işte. Ne düşündüysen anlatacaksın. Niçin dalgındın? Biz de karar vereceğiz haklı mısın diye. Ne var bunda anlamayacak. Size okulda hiç kompozisyon yazdırmadılar mı? Eee tabi sizin okuduğunuz mektep mi be…
Çevreden hayretli aynı zamanda aksiyon görmeye istekli bakışlar arasında m*ruk konuşmaya devam ediyordu. Fırsat bilip ne uyduracağımı düşünmeye çalıştım. Ama zihnim Yeşilçam filmlerindeki o*ospçocu karakter gibi kahkaha atıyordu sadece. Ben sustukça her cümlede daha da hiddetleniyordu m*ruk. Aynı zamanda çevreyi de galeyana getiriyordu sözleriyle. Tiramisu servisini yapışan poşetten sıyırma işlemini bitiren teyze ağlamaya başladı.
-Anlat!!
Dedi duygusal hırıltılı ses tonuyla. Bayılma taklidi birçok yerde kurtardı beni ama burda o bile işe yaramaz. Bu cin m*ruk anlar kesin. Nefes al , nefes ver , nefes al… -VAMPİRRR!!! diye bağırdım hiddetle ,vampir…
Türkiye’de En Az 1000 "VAMPİR" Var…
Ne vampiri ayol , deli bu çocuk galiba …
Fısıltılar devam ederken çok es vermeden devam ettim. Gülmek için okuduğum aptal haberlerin bu denli işe yarar kullanacağımı hiç düşünmezdim.
-Uzmanların yaptığı son açıklamalarda Türkiye’de çok sayıda vampir olduğu tahmin ediliyor. Aramızda olma ihtimalleri yüksek. Bunun korkusuyla hanginiz rahat dolaşabilir dışarıda !!
Sessizlik… Ardından otobüsteki herkes birbirinden gözlerini kaçırmaya başladı.Artık iyice hiddetlenmiştim.
-Ben canımı sokakta bulmadım.
+Doğru. Uzmanların açıklamasını ben de okudum. Valla ne yalan söyleyeyim korkmuyor değilim.
İttifak en beklemediğim yerden geldi. M*ruk artık benim tarafımdaydı. Tiramisu teyze de dolmuş gözlerini sildi.
-Ya annemin kanını emerlerse. Annem tek yaşayan bi kadın.
(Ben de anneni deniz atı sanmıştım) Üstüme yöneltilmiş göz hapsini dağıtabildim sonunda. M*ruk aldı eline sazı.
-Türkiye’de en az 1000 vampir varmış. Açıklamalar o yöndeydi. Son bir aydır geceleri sokaktan bi takım sesler geliyordu ama tam emin olamadım yaşlılık tabi göremiyorsun karanlık…(senin ben gözünü…) Daha önce otobüsten indiğimde hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Marketten ıslak mendil aldım. Yolda temizleyebildiğim kadar götüme baka baka bir yandan da silmeye çalışıyordum. Karşıdaki parkta , m*ruk ve tiramisu teyze oturmuş tiramisuyu plastik çatalla kemiriyorlardı. Midem bulanıyor.
Hay Bin Kunduz…
Sarıyo
YanıtlaSil